Sofya Plovdiv Gezi Rehberi

by Öykü Yalçın

Zdravei!

Söz verdim kendime. Dedim ki peki tamam bir süre bir yerlere gitmeyeceğim. Ama yine gittim. Şans ayağıma gelmişti ne yapabilirim yani? Sonra Öykü çok geziyor.. Neyse sözün özü hadi gelin başlayalım, Sofya Plovdiv Gezi Rehberi burada!

Çalışmakta olduğum özel şirketin etkinlik grubundan gelen bir mail beni Bulgaristan yollarını tutmaya çağırıyordu. Peki ben bunu isteği geri çevirir miyim? Beni az çok tanıdıysanız tabi ki çevirmezdim, çevirmedim.

Seyahatimi tur aracılığıyla gerçekleştirdiğim için sevgili rehberimizden ilginç bilgiler de edinme fırsatım oldu. Minik hikayeler sizi bekliyor.

Not: Hava -16 derecelerdeydi. Tüm gezi kar pantolonu, kar botu ve montu giydiğimden sadece yüz felci geçirme riskini alarak hayatta kalabildim. Buradan kot ve normal kaban giyen süslü kızlarımıza selam göndermek istiyorum. Pardon da arkadaşlar deli misiniz? Çocuğunuz olmayacak orası çok net bilin de.. Giyinin gençler, giyinin.

Edit Not: 2017 yazında bir daha Plovdiv’e gittik ve bu sefer üzerimizde bin kat kar pantolonu olmadığından daha güzel fotoğraflar çekip bu yazının görsellerini güncelledim 🙂

UlaşımAntur firması ile İncirli Ömür’den bindiğimiz tur otobüsümüz bizi öncelikle Kapıkule Sınır Kapısından, ardından da Bulgaristan sınır kapısından geçirerek ülkeye giriş yapmamızı sağladı.

Okullar kış tatiline girdiği için gidişte sınır kapısında biraz sıra bekledik ama çok sorun olmadı. Duty Free alışverişlerimizi de sınırdan geçerken yaptık çünkü bir ülkede 72 saatten az kalıyorsanız o ülkeden çıkarken Duty Free’den alışveriş yapamıyorsunuz. Ama benden tavsiye ülkede yer alan alışveriş marketleri o kadar uygun ki oralardan alışveriş yapın. Toplamda 9-10 saatlik bir yolculuğun ardından Sofya’daki otelimize ulaşmıştık.

KonaklamaHotel Silver House : Şehir 2 bölgeden oluşuyor. Bizim olduğumuz bölge Studentski yani öğrencilerin ağırlıklı olduğu bölge. Ucuz ve civarda bir sürü eğlence mekanı bulunuyor. Otelin tek derdi azcık soğuk olmasıydı. Temiz, hesaplı, ulaşımı kolay bir otel. Açık büfe kahvaltısı bulunuyor.

Yeme / İçme: Bizim ülkemize göre oldukça hatta haddinden çok ucuz olduğu için keyiflerin kralını yapmaya gittiğiniz neşesini buradan bildirmek istiyorum 🙂

  • Supa Star: Çorba içmelik güzel bir mekan. Ben tavuk sebze çorbasını denedim, eşim de ünlü brokoli çorbasını denedi.
  • Happy: Hemen hemen her köşe başında görebileceğiniz bu ünlü zincirde domuz ve şarap denedik. (Bu arada bendeniz domuz yemediğim için hep sürünüyorum ama yiyenlerin beğendiği bir mekan)
  • Pod Lipite (Ihlamurlar Altında): Tahta bir köşk, içinde şöminesi var. Canlı müzik ve folklor ekibi yemekte size eşlik ediyor. Erik rakısı söylüyorsunuz. Biz söyledik ama içemedik de  O ne öyle arkadaş. Türküm ben rakı verin bana diye yuvarladığım rakının ilk yudumunda kör olmam inşallah diye dua ediyordum. Özetle, evet Bulgaristan’ da olduğunuzu hissedebileceğiniz çok tatlış bir mekan
  • Shopska Salatası: Bulgaristan’ın meşhur salatasıdır. Bizim çoban salatasının üzerine peynir koyulmuş gibi.
  • Meşhur Bulgar Kaşarı
  • Hemingway (Plovdiv): Domates çorbası ve kuru eti bir harika. Şarap, domuz ve dana etleri ise muhteşem. Özellikle biber soslu eti..

Minik Bilgiler:

  • AB’ye giriş sonrası genç nüfusun Avrupa’ya kayması ile Bulgaristan nüfusu 7,5 milyon ’a düşmüştür.
  • Bayrağında yer alan renkler kırmızı, beyaz, yeşildir. Beyaz bağımsızlığı, kırmızı kanı, yeşil ise tarımı simgeler.
  • Sofya’nın kelime anlamı Bilgelik’ tir.
  • Yollar hep geniştir ve pek çok ağaçlık alan bulunur. Komünizmden gelmektedir.
  • Trak’ ların ilk yerleştiği yerdir. Bu sebeple bu bölge Trakya olarak adlandırılır.

GEZİ TURU:

1.GÜN: SOFYA

Alexander Nevsky Cathedral

Sofya’nın sembolü olan Alexander Nevsky Cathedrali, Bulgaristan’ın en büyük Ortadox kilisesi. Hatta Balkanların diyebiliriz. Sırbıstan’ daki inşaat bitene kadar da öyle olmaya devam edecek.

Alexander (Rus) aynı ırktan oldukları için halkı örgütler ve Bulgaristan bağımsızlık kazanır. Bu katedral onun için yaptırılır. 1924’te Kültür Anıtı olarak koruma altına alınmıştır.

İçeride İsa ve 12 havarilerinin freskleri bulunur. Hristiyanlıkta havariler her zaman başlarında hare ile resmedilir. Harelerin içleri boştur. Sadece İsa’nın haresi haç ile doludur ve eli üçleme yapar.

Rus Kilisesi : Soğan kubbeli bu kilise Ruslara jest için Bulgar’lar tarafından yaptırılmıştır.

Saint Sofia Church : Ayasofya Kilisesi : Kartal ve Aslan simgeler.

Bit Pazarı & Sarı Bina: Bit pazarı karşısındaki sarı bina, zamanında Atatürk’ün yeniçeri kıyafeti ile kıyafet balosuna katıldığı yerdir. Mustafa Kemal, Osmanlı’nın hala var olduğunu simgelemek için bu kostümü seçmiştir. Yine diğer bir bilgiye göre Atatürk, bu binanın bahçesinde “Köylü milletin efendisidir.” sözünü dile getirmiştir. Önünde şair Ivan’ ın heykeli bulunmaktadır.

Parlemento Binası

Ferhatpaşa Hamamı : Arkeoloji Müzesi: Lahit, ölü yiyen anlamına gelmektedir ve bu binanın girişinde çeşitli lahitler bulunmaktadır. İnanışa göre insanlar gömülürken lahitlerin üzerine altından çubuk koyulur ki ölüm ırmağında bekleyen Karon onları karşı tarafa geçirsin ve arafta kalmasınlar. Tarihteki ilk rüşvet 🙂

Banyabaşı (Kadı Seyfullah Efendi) Camii: 1567 yılında Mimar Sinan tarafından yapılan ve günümüze ulaşan tek Osmanlı eseri. Restorasyonu Türk’ler tarafından yapılmaktadır. Duvarlarında Kuran’dan ayetler görebilirsiniz.

National Archaeological Museum & Büyük Camii : Hilal kelimesinin ecbed hesabındaki değeri 66 ya denk gelir. Bu da Allah demektir. Cami adı 4 melek, Allah, Cem (toplanma) dan gelir.

Cumhurbaşkanlığı Binası & Rotanda Kilisesi: Çok tanrılı inançtan kalma tapınaklar ile çevrili. Yazın düğünlere bol bol ev sahipliği yapıyormuş.

Sofya Heykeli: “Taş” zaferi, “Baykuş” bilgeliği temsil ediyor. Görkemli bir yapı.

Pazaryeri & MetroLidyalılar hem parayı hem pazaryerini ilk bulan topluluktur. Burada da dünyanın ilk Pazar yeri kalıntılarını görüyoruz.

Vitosha Caddesi : Her ülkede yer alan İstiklal caddesi  Gece hayatı için ya burayı ya da başta bahsettiğim Studenski’ yi tercih edebilirsiniz. Buradaki popüler gece kulüpleri: Tabu Club, Buddha Bar, Clubhouse 19th Hole.

Nadelya (Pazar) Kilisesi : Pazar günleri ağırlıklı bu kliseye gidiliyor.

Sofya Hayvanat Bahçesi: Kraliyet kararnamesi ile yaptırılan hayvanat bahçesi 1888’de kurulmuş. 36 hektarlık alanda 250’den fazla hayvan çeşidi bulunuyor. Hem de otelimizin hemen yanında yer alıyor.

Sheraton Hotel Viva Casino : Kumarhane ziyaret etmek isterseniz aklınızda bulunsun  Blackjack & 21 sizi bekliyormuş

2.GÜN: PLOVDİV (FİLİBE)

Afro avrasya her zaman medeniyetlerin yaşamaya can attığı, gücün anahtarını simgeleyen bir coğrafya olmuş. Hatta şöyle bir bilgi edindim ki tarihte İstanbul’da ilk köprü Fatih Sultan Mehmet köprüsünün olduğu yere gemileri birleştirerek Persler tarafından yapılmış.

Plovdiv, Büyük İskender’in babası Makedonyalı 2.Philip’in şehri. Şehrin adı da ondan geliyor. E tabi Philip ölünce İskender başa geçiyor, topraklarına dayanan Perslere karşı koyuyor ve Begama & İssos savaşlarını gerçekleştiriyor. Fakat İskender öldüğünde çocuğu olmadığı için topraklarını komutanlarına bırakıyor. Komutanlar arasında o toprak benim şu toprak senin savaşı olunca da ortaya ne çıkıyor bilin bakalım. Doğu Roma İmparatorluğu. İşte tam da bu sebeple Meriç nehrinin üzerinde bulunan Plovdiv, Roma döneminde gelişmeye başlıyor.

Daha sonra Osmanoğulları’ nın İstanbul’dan önce bu toprakları fethetmesi ve ardından ticaret bilen insanları bu bölgeye yerleştirmesiyle gelişmişlik seviyesi daha da artıyor. Bu neye mi yansıyor? Güzel Plovdiv evlerine. Old Town (Eski şehir) olarak adlandırılan yerde bu evleri göreceksiniz. Hala şehrin zengin kesimi burada ikamet ediyor. Etnografya Müzesi de burada. Yollar ile taşlarla kaplı. Bu taşlar her 8 yılda bir ters düz yapılıyormuş. Çünkü taşların kayganlığının kaybolması sekiz yılı buluyormuş.

Nerde kalmıştık? Heh, daha sonra Osmanlı’da yeniçerilerin yerleştiği bu şehirde savaş ganimetleri bölgeyi daha da zenginleştiriyor ve ardından da Bulgaristan bağımsızlığını kazanıyor şeklinde özetleyebiliriz tarihi örtüyü.

Ünlü trafiğe kapalı Knyaz Aleksander caddesinin sonunda stadyum kalıntısı bulunuyor. Kazılar sırasında yarısı çıkartılmış. Tahmin edebileceğiniz gibi zamanında Gladyatörler burada boy gösterirmiş. Oval olması ise ses düzeninin sağlanması için. Kavaye, oturma yeri anlamına geliyor ve her bir oturma yerinin şimdiki dünyamızda olduğu için ucuz / pahalı şeklinde ederi var. Gümüş / bakır tiyatro simgeli biletler var dönemde. Ki biz bunu tiyatronun simgesi olan ağlayan ve gülen yüz olarak biliyoruz. Protokol para vermediği gibi önde oturuyor. Bu sebeple de kelime anlamı “önde oturan popolar”  He bir de Merkez Cuma Camii arkada var. Ve bu camide muvakkitler var. (her camide olmazmış) Muvakkitler güneş saatinden zamanı ölçen kişiler. Tam da önünde bir güneş saati var caminin.

Favori restaurantımız Hemingway

HASKOVA

Panoramik şekilde şehrin içinden geçtik. Minicik bir bilgi vereyim burası ile ilgili. Zamanında devlet binaları boyamak için boya vermediğinden tek renk belirlenmiş ve insanların hepsi kendi boyasını alıp evinin dış cephesini boyamış. Sonuç? Her daire farklı renk 🙂

Gezimizin sonunda yine evimizi özlemiş tıpış tıpış geri dönerken kendimize ve dünya görüşümüze bir göz daha eklemiştik. Gezmek gibisi var mı arkadaş! Nicelerine!!!

Beni ve daha bir çok fotoğrafımı instagram ve facebook adreslerimden takip edebilirsiniz.

Dovijdane

Bunları da sevebilirsiniz...

Leave a Comment