Paris’te Gezilecek Yerler

by Öykü Yalçın

Bonjour!

O kadar aşk şehri dediler, sırf gece Eyfel’ de şarap içmek için gidilir dediler bana yalan söylediler bana yalan söylediler bu pahalılıktan bahsetmediler !

Şaka bir yana her şeyin güzeldi Paris ama yazının başında yer alması gereken ilk nokta maddiyattı, değinmeden geçemedim. Paraları biriktirmeye başlayın millet zira çok ihtiyaç olacak..

Pek sevgili kocamın doğum günü için 10 Aralık 2015 tarihinde başladığımız Paris tatili seyahat günlüğüne başlayalım.. Diğer yazılarıma göre biraz uzun olacak çünkü farklı gözlemlerim oldu bu şehirle ilgili.

Yedik, içtik, parklarda Eyfel ışıklarında La Vie En Rose eşliğinde dans ettik.. Bir hayali daha gerçekleştirdik. Dünya’ya bakışımızda göz bebeklerimizi biraz daha büyüttük..

Ulaşım: THY ile Paris Charles de Gaulle Airport havaalanına 3 saatlik bir yolculuk gerçekleştirdik.

Şehir içi ulaşıma gelirsek, Metropolitan (Paris metrosunun ismi) candır diyorum sevgili arkadaşlarım. Moskova’da metrodan etkilenmiştim ama yine de Paris beni şaşırttı. Dünyanın en eski metrolarından birine sahip (ilk hat 1900’lerde inşa edilmiş) bu şehirde istediğiniz noktadan istediğiniz noktaya metro ile gidebilirsiniz. Üstelik bizim aktarmalarımız gibi mesafeler yok arada. İndiğiniz durakta bir duvar atlayıp başka bir yöne gidebiliyorsunuz. Gözleriniz hep Paris metro hattı üzerinde gideceğiniz destinasyonu arıyor olacak.

Tekli biletler nispeten pahalı olduğu için biz 14 Euro’ya 10’lu biletler almayı tercih ettik. Bu biletleri tek kişi kullanmak zorunda değil. Biz toplamda 20 bilet ile tatilimizi geçirdik.

Havaalanı Ulaşım:

  • Taksi: En pahalı seçenekmiş. Tabi biz kullanmadık  Ortalama 50 Euro.
  • Shuttle: Tek yön için tek kişi 20 – 25 Euro.
  • RER Metro: Biz bu ulaşımı tercih ettik. Havaalanından tek yön 10 Euro’ya bilet almanız durumunda otelinizin mevkisine göre direkt önünde inebilir ya da aktarım merkezi olan “Nord İstasyonu” ndan metroya transfer ile ulaşım gerçekleştirebilirsiniz. Havaalanında pasaport kontrolünden sonra “Paris Per Train” tabelaları sizi RER trenlerine götürüyor.

Bizim otelimiz “Montparness” in çok yakınında idi. RER treninden “Raspail” durağı yakınlarında inerek otele ulaştık.

Paris’te ben her yeri gezerim, girip çıkmadığım müze kalmaz derseniz Paris Visit kart almanızı tavsiye ederim demek isterdim ama arkadaş çok pahalı. 74 Euro falan. Hesaplayın müzelerin toplamı o kadar yapıyorsa alın bence. Biz almadık.

Bence Paris çok da yürünerek gezilecek bir şehir değil. Biz soğuk bir zamanda gittiğimiz için de olabilir tabi ama görecek şey çok olduğundan vakit de kaybetmemek lazım. Disneyland’ a gidemedik mesela bir dahaki sefere artık.. Biraz şehir dışındaymış zaten farklı bir ulaşım seçmeniz gerekecek düşünürseniz. Ve bilet almak için de TR siteden değil Fransa sitesinden alırsanız daha uygun olabiliyormuş.

KonaklamaHôtel De La Paix Montparnasse 225 Boulevard Raspail, 14. Montparnasse, 75014 Paris. Fransa. Pek memnun kaldık. Vintage çok tatlı bir otel. Metronun dibinde. Şiddetle tavsiye edilir.

Yeme / İçme:

  • Le Relais de L’Entrecote : Özel screat soslu antrikot, French Fries (muhteşem patates), salata olmak üzere fix menü var başka seçenek yok. Kişi başı 32 Euro. Ek ücretler ile tatlı ve şarap seçimi size kalmış.
  • Café de Flore : Kahve
  • Café de Flore’un karşısındaki Cafe Louis : 30 Euro açık büfe
  • Chez Leon: Deniz ürünleri (Tencerede midye 17 Euro)
  • Lido: Champs Élysées üzerinde kabare..
  • Moulin Rouge: 2 Numaralı lacivert metro hattının Blanche durağı..Ünlü kabare..
  • Laduree: Macoron

1.GÜN:

Montparnasse (Şehrin güney bölümü olan 15.mahallede): Montparnasse Kulesi 1969-1973 yılları arasında yapılmış 210 metre uzunluğundaki bir kule. Montparnasse Kulesi konum olarak Eyfel Kulesi’nin tam karşısında yer alıyor. Parisliler “Şehrin en güzel manzarası Montparnasse Kulesi’nden görünüyor, çünkü oradan baktığınızda Montparnasse Kulesi’ni görmezsiniz.” diyorlarmış. Şehrin silüetini bozduğu düşünülüyormuş. Kulenin en üst katına çıkmak kişi başına 14 Euro. Montparnasse Kulesi’nin yanında Galeries Lafayatte AVM var. Paris’teki iki Lafayatte’ten biri.

Eyfel Kulesi

  • Trocadero durağında inip fotoğraf çektirin. En güzel Eyfel fotoğrafları burada çekiliyor
  • Champ de Mars Parkı’nda şarap için. Gitmeden alın orada satılmıyor.
  • Eyfel Kulesi’nin en üst katına çıkın 17 Euro (ün üst kat + asansör fiyatı). Öğrenci bileti alabilirsiniz kimlik sorulmuyor. Merdiven seçeneğini kullanmayın ucuz olsun diye ölmeyin. Hitler zamanında asansör bozuk olduğundan merdivenleri kullanarak çıktı diye merdiven kullanacak kadar da tarih meraklısı olmayın  1665 basamak dile bile kolay değil.. Bilet için tıklayın.
  • Sen Nehri’nde turlara katılabilirsiniz ama biz yapmadık bence gerek yok.

Fransa’nın simgesi Eyfel Kulesi 1887 – 1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları için düzenlenen Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiş. Üst bölümündeki antenle birlikte 324 metre uzunluğunda, 124 metre enindeymiş. 1889 yılındaki açılış tarihinden önceki 5 ayda 1,9 milyon kişi ziyaret edince, yıl sonuna kadar toplam masrafın 3/4’ü çıkartmış. 3.000 işçiyle 26 ay süren bir çalışmayla tamamlanmış. Parisliler Eyfel Kulesi’ni Demir Bayan olarak adlandırıyorlar. İlk başlarda Gustave Eiffel, kulenin sadece 20 yıl kalması için müsaade almış. Ancak iletişim için çok uygun yüksekliği olduğundan kalmasına izin verilmiş.

Biz hava kararmasına 2 saat kala gidip 1 saat sıra bekledik ve Paris’in hem gündüzünü hem gecesini gördük. İnternet bilet alırsanız beklemezsiniz. Fakat önceden saatini falan kararlaştırmak gerek. Benim gibi kontrol manyağına bile zor geldi. Ulaşım : Bir Hakeim durağı, M6 metro hattı. Trocadero metro durağı M6 ve M9 hatları.

Zafer Takı: Napolyon Bonapart, Austerlitz Savaşı’nda galip gelen Fransız askerlerinin Paris’e geri dönüşünde Zafer Takı’ nın altından geçerek döneceklerini söylemiş ve 1806 yılında Zafer Takı’ nın yapılmasını emretmiş. Zafer Takı’ nın yapımı 1836 yılında tamamlanmış ve 1840 yılında Napolyon Bonapart’ ın mezarı Zafer Takı’ nın altında geçirilmiş. Zafer Takı’ nın dört tarafında savaşı anlatan heykeller var. Savaşa gidiş, Zafer, Direniş ve Barış anlatılıyor. Üstüne çıkmak isterseniz biletleri kişi başı 12 Euro. Ulaşım : M1, M2 ve M6 metro hatları Charles de Gaulle – Etoile durağı.

Şanzelize Caddesi (Champs – Élysées): Paris’in en ünlü, ışıklar içindeki caddesi. Her yanı lux dükkanlar ve restaurantlar ile çevrili çok geniş bir cadde. O kadar kalabalık ki hep canlı, yaşayan bir yer. Bir yandan Bağdat Caddesi diyebiliriz yani. Bizim şansımız Noel olduğu için caddenin sonunda yani Concorde Meydanı’na yaklaştıkça krepçiler, şarapçılar, peynirciler, ekmekçiler saymakla bitmeyecek müthiş lezzetlerin olduğu küçük kulübelerden oluşan Noel panayırı vardı. Her akşam uğradık. Ulaşım : Şanzelize boyunca 3 tane metro istasyonu var. Zafer Takı’ya en yakın olanı 1 nolu hattın geçtiği George V istasyonu. Şanzelize’ nin ortasında 1 ve 9 nolu hatların geçtiği Franklin D. Roosevelt istasyonu, sonlarına doğru ise 1 ve 13 nolu hatların geçtiği Champs – Élysées – Clemenceau istasyonu

Grand Palais ve Petit Palais: Şanzelize üzerinde yer alıyor. Concorde’a doğru yürüyeceksiniz.

2.GÜN: Concorde Meydanı (Place de la Concorde) – Madeleine Kilisesi (L’église de la Madeleine) – Tuilereis Parkı (Jardin des Tuileries)

Concorde, Şanzelize’nin sonunda kocaman bir dönme dolap gördüğünüz meydan. Meydanın ortasında iki çeşme ve bir dikitaş bulunuyor. Çeşmeler Jacques Ignace Hittorff tarafından tasarlanmış ve 1840 yılında Kral Louis – Philippe’nin  hükümdarlığı zamanında tamamlanmış.

Meydanın güneyindeki çeşme (Fontaine des Mers) deniz ticaretini ve Fransa’nın sanayisini, kuzeydeki çeşme (Patio du Crillon) ise nehirlerdeki ticaret ve gemilerin seyrini temsilen yapılmış.

Ortadaki El Uksur Dikilitaş’ı ise 23 metre uzunluğunda yapılmış olan Mısır dikilitaşı. 1829 yılına kadar Mısır’daki Luksor Tapınağı’nın 2 adet dikilitaş bulunuyormuş. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, 3300 yıllık dikilitaştan birini hediye olarak Fransa’ya göndermek istenmiş. 1832 yılının Ağustos ayında Fransız gemisi İskenderiye’ye gelip dikilitaşı alarak 1833 yılında Paris’e getirmiş ve 3 yıl sonra Kral Louis Philippe tarafından Concorde Meydanı’ndaki yerine yerleştirilmiş. Orjinalinde dikilitaşın üzerinde piramit bulunuyormuş ancak 6. yüzyılda çalındığı düşünülüyor. 1998 yılında Fransa tarafından piramit yeniden yapılarak dikilitaşa eklenmiş.

Meydanın güney cephesinde ise Fransa Ulusal Meclisi (Bourbon Sarayı) bulunuyor. Eskiden burada idamlar yapılıyormuş. Ulaşım : 1,8 ve 12 nolu metro hatlarının Concorde durağı.

Madeleine Kilisesi: 1806’da Mecdelli Meryem veya Magdalalı Meryem’e adanarak Pierre – Alexandre Vignon tarafından tasarlanmış. 1816 yılında yönetimi yeniden ele geçiren Bourbon Hanedanı da yapılan bu tapınağı Hıristiyan kilisesine dönüştürmüş. Magdalalı Meryem, Markos ve Yuhanna İncillerine göre, öldükten ve gömüldükten sonra dirilen İsa’yı ilk gören kişiymiş.

Versay Sarayı (Le château de Versailles) ve Orsay Müzesi (Musée d’Orsay); bizim vaktimiz yetmedi, siz gidebilirsiniz fakat çok zaman aldığını unutmamak gerek..

Louvre Müzesi (Musée du Louvre): Louvre Müzesi’nin olduğu Place du Carrousel (Atlıkarınca Meydanı)’ nda Napoleon’un aynı yıl zaferini simgelemesi için dizayn ettirdiği Zafer Takı’larının diğeri bulunuyor.

1793 yılında Fransa’da açılan ilk devlet müzesi ve dünyada en çok ziyaret edilen sanat müzesi ünvanını taşıyor. Müzedeki her tabloyu ve heykeli incelerseniz toplamda 3 günde gezilebiliyormuş. Bu nedenle de 1,2 veya 3 günlük bilet alınabiliyor. Müzeye giriş meydandaki piramidin altından yapılıyor. Ulaşım : 1 ve 7 nolu metro hattının Palais Royal – Musée du Louvre durağı.

Carrousel du Louvre Alışveriş Merkezi ve Benlux Mağazası: Müze çıkışında kendinizi AVM’nin içerisinde ters piramidin ortasında buluyorsunuz. AVM ’yi gezdikten sonra dışarı çıktığınızda Benlux mağazasından parfüm alabilirsiniz. Hem Fransa hem de TR Duty Free’ lerinden daha uygun fiyatlar var. Üstelik Türk satış elemanı da var.

3.GÜN

Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre Dame de Paris): Fransız gotik mimarisinin pek kıymetli katedralinin güzel ir hikayesi var. 19. yüzyıl başlarında Paris şehir planlamacıları katedralin bakımsızlığından ötürü katedrali yıktırmak istemişler. Fransız yazar Victor Hugo, halkın ilgisini çekmek için Notre Dame’ın Kamburu adlı romanını yazmış ve katedralin kurtarılması için kampanya başlatılmasını sağlayarak katedralin yenilenmesini sağlamış. Ulaşım : 4 nolu metro hatttının Cite durağında inerek katedrale ulaşabilirsiniz.

Paris Notre Dame Katedrali

Sacré-Cœur Bazilikası (Kutsal Kalp Bazilikası – Basilique du Sacré-Cœur): Sacré-Cœur, Paris’in en yüksek tepesinde yer alıyor. 23 Temmuz 1874 tarihinde, Fransa-Prusya Savaşı sırasında hayatlarını kaybeden Fransızlar anısına, Fransız Ulusal Meclisinin sunduğu bir kânun ile inşaatına karar verilmiş. İnşaat maliyetinin tamamına yakını Fransız halkı tarafından karşılanmış. Sacré-Cœur hac yeri olduğu için, dünyanın her yerinden hacı olmak isteyen Hristiyanlar tarafından ziyaret ediliyor. Ulaşım : 2 nolu metro hattının Anvers istasyonunda inip Sacré-Cœur a giden merdivenleri çıkın.

Paris Sacre Coeur

Ressamlar Tepesi(Place du Tertre): Sacre – Coeur çıkışında elinizde sıcak şarap ile Montmartre sokaklarını gezin. O kadar güzel ki.. Yürüyüşünüzün bir bölümünde Ressamlar Tepesini göreceksiniz. Burada çalışmış ressamlardan bazıları Pablo Picasso, Salvador Dali, Vincent Van Gogh. Biz hemen önündeki kafelerde oturup şarap içtik ve tencerede midye yedik. Yetmedi ikinci tencereyi istedik. Gerçekten Rönesans’ta hissediyorsunuz.

Moulin Rouge (Kırmızı Değirmen): Paris’in en ünlü kabaresine gitmek için Sacré-Cœur’den aşağıya inip, Anvers metro durağının olduğu caddeye çıkınca sağa dönüp 1 km yürümeniz yeterli. Yürüyün ve Pigalle olarak adlandırılan sex shoplarla dolu bu mahallenin farklılığını gözlemleyin. Amélie filmini izlediyseniz, Amélie’nin çalıştığı Café des Deux Moulins buraya çok yakın.

Paris Moulin Rouge

Paris Opera Binası (Opéra Garnier): Ulaşım : 3, 7 ve 8 nolu metro hatlarının Opéra durağında inerek Paris Opera Binası’na ulaşabilirsiniz.

Luxemburg Bahçeleri: Pazar günü Paris’in güzel fırınlarından birinden nevaleyi toplayıp pikniğe gittiğimizde medeniyet ve gelişmiş insan topluluğu olma fikirleri üzerine bu kadar derin sohbet edeceğimizi bilmiyorduk. Öyle ki bu devasa bahçede insanların yaşam tarzlarında ne kadar sosyal olduklarını her şeyde gözlemleyebiliyorsunuz. 80 yaşında amcanın boks, 70 yaşındaki dayının güreş, 60 yaşındaki teyzemin hobi topluluklarıyla depar atarak koştuğunu gördüm. Avrupa’da insanlar çoluk çocuk, iş güç gibi dertlerle uğraşmıyor ve uzun yaşıyor arkadaşlarım. Bunun pek çok makro ve mikro bileşeni var. Belki başka bir yazı yazarım sırf bu bahçede hissettiğim duygular üzerine..Lakin özetle mutlaka ziyaret edilmeli..

Yazımızın sonuna geldiğimizde elimizde kalanlara bakıyoruz..

Biraz vintage, biraz romantizm, biraz şarap, biraz lezzet.. Dünyayı gezmek dileğiyle!

Beni ve daha bir çok fotoğrafımı instagram ve facebook adreslerimden takip edebilirsiniz.

Bon Voyage!

Paris Eyfel Kulesi

Bunları da sevebilirsiniz...

4 comments

Müge Güneş Mayıs 17, 2017 - 7:00 pm

Çok faydalı bir yazı olmuş ✌ Teşekkürler ☺

Reply
Öykü Yalçın Mayıs 19, 2017 - 9:10 pm

Yararlı olduysa ne mutlu bana 🙂 çok teşekkürler!

Reply
Fırat Oğuz Şubat 6, 2022 - 12:47 pm

Öykü Hanım yazınız çok güzelmiş Sihir Dükkanından selamlar 🙂

Reply
Öykü Yalçın Şubat 24, 2022 - 9:52 am

Çok teşekkür ederim Fırat Bey 🙂 Sevgiler benden..

Reply

Leave a Comment